Bazen bir yenilgi, bin zaferden yeğdir

Uhud Dağı Panaroma

Bugün gece İslam alemi için Mübarek bir gece olan Miraç Kandili‘ni yaşayacağız. Maalesef müslümanlar olarak hiç iyi günler yaşamıyoruz. Bu yüzden günümüzde bizi, Resûlullah Muhammed Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)‘i dinlemeyen okçulara benzetiyorum. Rabbim her şeyi hikmetle yarattığına göre şu an yaşadıklarımızdan almamız gereken dersler var.

Şundan şüphem yok ki, içimizden birilerini Allah Celle Celalühü tekrar bu dinin cihana hakim olması için vesile kılacak. İşte o kişilerden olmak bizim elimizde ve hiç mazeretimiz yok. Sefer bizden zafer Allah Azze ve Celle‘den.

Enes b. Mâlik (r.a)’tan rivayet edilmiştir:
“Resulullah (s.a.v.), Uhud dağına bakıp:
“Doğrusu Uhud, bizi seven bir dağdır. Biz de onu severiz” buyurdu. [461]
[461] Buhârî, Cihad 71; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/140.

Kandilimiz Mübarek olsun 🕌

Hadis: 6 Olay Karşısında Ölümü Temenni Edebilirsiniz

  1. Akılsızlar başa geçtiği zaman
  2. Hükmün satılması (adalet karşısında tanıdık, güçlü ve zengin olanların kayrıldığı zaman)
  3. Kan dökmenin hafife alındığı zaman
  4. Zaptiyeler (polisler) çoğaldığı zaman
  5. Akrabalık bağları koptuğu zaman
  6. Müslümanlar arasından öyle bir grup türeyecek ki Kuran-ı Kerim’i şarkı gibi dinleyip ondan zevk alacak. Bilgisi çok olanı değil sesi güzel olanı öne çıkaracaklar.

Mahmud Esad Coşan Hoca Efendi’nin 1992 yılında yaptığı sohbetten alıntıdır.

Yahudilerin Gerçek Yüzü

Peygamber efendimiz Aleyhisselatü vesselam Medine’ye hicret ettiğinde müslüman olan yahudi ve peygamber efendimizin konuşması.
Müslümanlar olarak her daim uyanık ve güçlü olmamız gerekiyor. Bugün Halep’te olanlar ortada. Ne kadar mazlum ya da haklı olduğumuz önemli değil. Allah celle celalühü yolunda samimiyetle ve azimle birleşmedikten sonra daha nice belalar karşımıza çıkabilir. Allah azze ve celle bizleri uyandırsın ve yolunda ölenlerden eylesin. Amin.

Hadis: Ümmetim 15 şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belâlar iner

“Ümmetim on beş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belâlar iner!”

Hz. Ali (ra) anlatıyor: Resûlullah Efendimiz (SAV) bir gün:

“Ümmetim onbeş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belâlar iner!” buyurdu. Yanındakiler:

“Ey Allah’ın Resûlü! Bunlar nelerdir?” diye sordular.
Resûlullah Efendimiz (SAV) şöyle buyurdu:

1- Millî servet, fakir fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevki sahibi kimseler arasında gidip gelen bir metâ haline gelirse,

2- Emanet ganimet ve fırsat bilinip hıyanet edildiği zaman,

3- Zekât (ödemeyi ibadet bilmeyip bir angarya ve) ceza telâkki ettikleri zaman.

4- Kişinin karısının kötü emirlerine itaat ettiği zaman,

5- Anne hukuku sıkça çiğnendiği zaman,

6- Baba hukuku sıkça çiğnendiği zaman.

7- Arkadaşın kötü emirlerine itaat arttığı zaman,

8- Mescitlerde (rızay-ı İlâhî gözetmeyen husûmet, alış-veriş, eğlence ve siyaset vs. ile ilgili sesler yükseldiği zaman.)

9- Kavme, onların en alçağı reis olduğu zaman;

10- Zorba kişiye zararı dokunmasın diye hürmet edildiği zaman;

11- Şarap meşrû sayılarak içildiği zaman,

12- İpek (haram bilinmeyip erkekler tarafından) giyildiği zaman;

13- Şarkıcı kadınlar arttığı zaman;

14- Türlü çalgı âletleri arttığı ve sıkça çalınır olduğu zaman,

15- Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri, önceden gelip geçenlere (çeşitli ithamlar ve bahanelerle) hakaret ettiği zaman artık kızıl rüzgârı, zelzeleyi, yere batışı veya suret değiştirmeyi ya da gökten taş yağmasını bekleyin.

Duha (Kuşluk) Namazı ve Faziletleri

Duha namazı — Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Günde iki rekat kuşluk namazı kılanın günahları denizlerin köpüğü kadar olsa, affedilir.) [İbni Mace, Tirmizi, Ebu Davud]

(Herkesin eklem yeri kadar sadaka vermesi gerekir. Sübhanallah, Elhamdülillah, La ilahe illallah veya Allahü ekber demek birer sadakadır. İyiliği tavsiye etmek, kötülüğe mani olmaya çalışmak birer sadakadır. İki rekat kuşluk namazı kılmak ise bütün bunları karşılar.) [Müslim]

(Günde 2 rekat kuşluk namazı kılan, doğduğu günkü gibi günahsız olur.) [Ebu Ya’la]

(İki rekat kuşluk namazı kılan gafillerden olmaz. Dört rekat kılan, abidlerden olur. Altı rekat kılarsa, bu namaz o gün ona kâfi gelir. Sekiz rekat kılan, masivayı terk edip itaat eden kullardan yazılır. On iki rekat kılan da Cennette özel bir köşke kavuşur.) [Taberani]

(Cennetin bir Duha kapısı vardır. Bu kapıdan ancak kuşluk namazı kılanlar girer.) [Taberani]

(İki rekat kuşluk namazı, kabul olunmuş bir hac ve umreye bedeldir.) [Ebuşşeyh]

Peygamber efendimizin, düşman üstüne gönderdiği askerler, kısa zamanda zafer kazanıp bol ganimet ile evlerine döndüler. Bu askerlere gıpta edenleri görünce buyurdu ki:
(Size bunlardan daha kısa süren, daha çok ganimet getiren ve daha tez eve döndüren cihad yolunu göstereyim. Kuşluk namazı için camiye giden, daha az savaşmış, daha çok ganimet almış ve daha tez evine dönmüş olur.) [İ. Ahmed]

(İki rekat kuşluk namazı kılmak bana farzdır.) [İ. Ahmed]
(İki rekat kuşluk namazı kılan vücudunun zekatını ödemiş olur.) [İ. Asâkir]

Redd-ül-muhtar’da, (Kuşluk namazına devam eden şehid olarak ölür) buyuruluyor.

İmam-ı Şarani hazretleri, (Kuşluk namazına devam edenlere cin musallat olamaz) buyurdu.
Duhâ namazı, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in yaptığı sâbit olan müekked bir sünnettir.

Nitekim Âişe’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunan hadiste o şöyle demiştir:

(( كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُصَلِّي الضُّحَى أَرْبَعًا ، وَيَزِيدُ مَا شَاءَ اللَّهُ.)) [ رواه مسلم ]

“Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Duhâ namazını dört rekât kılar ve bunu, Allah’ın dilediği kadar da artırırdı.” (Müslim; hadis no: 1176

“Duhâ namazı, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in yaptığı sâbit olan ve ashâbını ona teşvik ettiği müekked bir sünnettir.” (“Mecmû’u Fetâvâ İbn-i Baz”; c: 11, s: 389)
Ebu Zer’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

(( يُصْبِحُ عَلَى كُلِّ سُلَامَى مِنْ أَحَدِكُمْ صَدَقَةٌ، فَكُلُّ تَسْبِيحَةٍ صَدَقَةٌ، وَكُلُّ تَحْمِيدَةٍ صَدَقَةٌ، وَكُلُّ تَهْلِيلَةٍ صَدَقَةٌ، وَكُلُّ تَكْبِيرَةٍ صَدَقَةٌ، وَأَمْرٌ بِالْمَعْرُوفِ صَدَقَةٌ، وَنَهْيٌ عَنِ الْمُنْكَرِ صَدَقَةٌ، وَيُجْزِئُ مِنْ ذَلِكَ رَكْعَتَانِ يَرْكَعُهُمَا مِنَ الضُّحَى.)) ) [ رواه مسلم ]

“Birinizin her bir eklemi (ve kemiği) için bir sadaka gerekir. Bu sebeple her tesbih sadakadır,her hamd sadakadır, her tehlil sadakadır, her tekbir sadakadır, iyiliği emretmek sadakadır, kötülükten sakındırmak sadakadır. Kulun kuşluk vakti kılacağı iki rekât namaz bütün bunların yerine geçer.” (Müslim; hadis no: 1181)

İmam Nevevî -Allah ona rahmet etsin- hadisin şerh ederken şöyle demiştir:

“Bu hadis, Duhâ namazının fazîletinin büyüklüğüne, yerinin önemli olduğuna ve bu namazın iki rekât olarak da geçerli olduğuna bir delildir.” (Nevevî; “Sahih-i Müslim Şerhi”)

BİR DERVİŞİN NASİHATLERİ (MUTLAKA OKUYALIM!!!) Emanete ihanet etmeyin.. Halinizden şikayet etmeyin.. Büyüğünüze emretmeyin.. Boş şeylerde ısrar etmeyin..
Cahillerle sohbet etmeyin.. Nefesinizi boşa tüketmeyin.. İnsanları bekletmeyin.. Etrafınızı kirletmeyin.
Hayatinizi mahvetmeyin.. Kimseye minnet etmeyin.

Insanları yüzüne karşı methetmeyin.. Kimseye küfretmeyin.. Kötülüğe meyil etmeyin.. Malınızı boşa sarf etmeyin.. Sırrınızı açık etmeyin.. Her seyi merak etmeyin..
Suçunuzu inkar etmeyin.. Şerefinizi kaybetmeyin.. Vatanınızı terk etmeyin.. İyiliğe niyet edin.. Büyüklere hürmet edin.. Sıkıntıya sabredin. Aza kanaat edin.. Sözünüzde sebat edin.. Bildiğinizle amel edin.. Hatanızı kabul edin.. Yaramaz ise def edin.. Varken tasarruf edin.. Alimlerle sohbet edin.. Nefsinizle inat edin.. Sofranıza davet edin.. Zararlıysa men edin.. Seviyorsanız ifade edin.. Kalpleri fethedin.. Misafire ikram edin.. Muhtaca yardım edin.. Bilseniz de istişare edin.. Tehlikeye dikkat edin.. Hakkı teslim edin.. Unutacaksanız kaydedin.. Esirgemeyin lütfedin.. Gariplere merhamet edin.. Kazanmaya gayret edin.. Çalışanı takdir edin.. Başarıyı tebrik edin.. Mazereti kabul edin.. Her an tevekkül edin.. Hastaları ziyaret edin.. Çocuğunuzu terbiye edin.. Herkese tebessüm edin.. Güvenseniz de kontrol edin.. İnanmayana ispat edin..
Fakirleri gözetin.. Hayır için sarf edin.. BANA DA DUA EDİN.

ARKADAŞLARINIZA GÖNDERİP, BU NASİHATA ORTAK EDİN….

Not: Bilgiler Whatsapp’tan gelmiştir. Bu mesajı paylaşan, yayan ve en önemlisi kuşluk namazını edâ eden herkesten Allah razı olsun.

Ye’cüc Me’cüc Rusya ve Çin’den mi Çıkacak?

Bölgemizde son gelişmeler göz önüne alındığında geçen günlerde okuduğum bir haber aklıma geldi. Okyanusum.com sitesindeki bir habere göre Rahmetli Seyyid Hacı Osman Akfırat (Beykozlu) efendiden rivayet edilen masalı(?) oldukça ilgi çekici buldum ve paylaşmak istedim.

Kırım’ı on gün içinde oldu bittiye getirip sınırlarına katan Rusya dilediğini yapıyorken Amerika ve Avrupa sadece izlemekle yetiniyor. Arada ufak tefek çıkışlar oluyor ama havlayan köpek ısırmaz misali işte… Sanki gelişmeler öyle şekilleniyor ki 3. Dünya savaşı için oluşacak safları belirlemek için özenle hazırlanmış gibi.

Yazıya geçmeden önce Kur’an-ı Kerim Kehf Süresi 93–99 numaralı ayetleri bir hatırlayalım (Mealen):

93 Nihayet iki dağ arasına ulaştığında, onların önünde, hemen hemen hiç söz anlamayan bir millet buldu.

94 ”Ey Zülkarneyn!” dediler, “Ye’cüc ve Me’cüc bu ülkede bozgunculuk yapıyorlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi vermeyi teklif ediyoruz, ne dersin?”

95 O da şöyle cevap verdi: “Rabbimin bana verdiği imkânlar, sizin vereceğinizden daha hayırlıdır. Siz bana beden gücüyle yardımcı olun da sizinle onlar arasında sağlam bir sed yapayım.”

96 ”Demir kütleleri getirin bana!” Zülkarneyn iki dağın arasını demir kütleleriyle doldurtup dağlarla aynı seviyeye getirince: “Körükleyin!” dedi. Tam onu bir ateş haline getirince, “Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim.” dedi.

97 Artık o Ye’cüc ve Me’cüc’ün, ne seddi aşmaya, ne de onda delik açmaya güçleri yetmedi.

98 Zülkarneyn: “Bu, Rabbimden bir rahmettir, bir lütuftur, dedi. Rabbimin tayin ettiği vakit gelince, bunu yerle bir eder. Rabbimin vâdi mutlaka gerçekleşir.”

99 O gün, yani kıyamet günü onlar deniz dalgaları gibi birbirine çarparak çalkalanırlar. Sûr’a da üfürülür, insanların hepsini bir araya toplarız.

Enbiya Suresi 96.-97. ayetlerde seddin yıkılması şöyle anlatılır: “Nihayet Ye’cüc ve Me’cüc’ün sedleri açılıp her tepeden dünyaya akın etmeye başladıkları, doğru vaadin vaktinin yaklaştığı sıra, işte o zaman, kâfirlerin gözleri birden donakalır. “Eyvah, bizlere! Biz bundan tam bir gaflet içinde idik, daha doğrusu kendimize zulmettik!” diyecekler.”

Ahmed Hulusi‘nin kaleminden son gelişmelerle ilgili değerlendirme:

Konu ile ilgili: Yazı 1 — Yazı 2

Ortalık iyi değil şu anda, bayağı karışacak gibi görünüyor!.

Daha önceleri söylemiştim, bazı arkadaşlar bilirler;

Avrupa, Türkiye’yi dışlayacak. Onlara karşı bir şahsiyetli politika oluşturamadık. Sonunda Avrupa bizi tekmeleyerek dışarı atacak!.

Avrupa harici, dış ülke haline gelecek Türkiye!.

Ama bu, bizim hayrımıza olacak. Çünkü, üçüncü Dünya savaşı çıktığı anda Rusya, Avrupa’da taş üstünde taş bırakmayacak.

Muhyiddin-i Arabi’nin de bir ifadesine göre, savaşın bir kuyruğu da İstanbul’dan geçecek. Türkiye’nin bu savaşın dışında kalması, Avrupa’nın dışlaması ile oluşacak bir rahmettir.

Şu anda Avrupa bizi resmen dışladı nihayet. ” Siz bizim aramıza giremezsiniz. Siz bizim standartlarımıza, medeniyetimize uygun değilsiniz” dedi.

Bundan sonraki aşama da, muhtemelen Nato’dan ayrılmamız olabilir. Böyle bir olaydan sonraki aşamalarda neler olur bilemem.

Türkiye’de çok yanlış işler oluyor!. Anlamsız (ama amaçlı) bir şekilde insanlar, müslümanlar ve lâikler diye ikiye bölünüyor. Çok yanlış bir gidiş var.

Müslümanlık, insanları birtakım şeylere zorlamak olarak anlaşılıyor.

Takdirin gereği olan şeyler yaşanıyor. Bana, çok hareketli seneler geliyor gibi sanki!.

Londra ve Avrupa, uzun vâdede çok emniyetli bir yer değil, herhalde!.

Biz, kopmuş bir yaprak gibiyiz. Şu anda daldan düşmek üzereyiz. Artık rüzgâr nereye götürürse!..

Herkes ilmi ile baş başa kalarak ilmini değerlendirecek!.

Hava bozduğu zaman aklı olan evden çıkmaz!

Antalyalılar iyi bilir gök gürültüleri ile sağanak yağmur başladığı zaman caddeler bir anda boşalır. Herkes ya dükkâna girer, ya bir yere sığınır. O yağmurun altında dolaşmaz kimse.

Hava bozduğu zaman herkes evine çekilsin, eğer ıslanmak istemiyorsa!. Doluya yakalanmak istemiyorsa, evine çekilecek, ibadetiyle meşgul olacak.

Yemek toplu halde yenir ama, hazım tek başına yapılır.

Bu ilmi alıp da hazımsızlıkçeken pek çok kişi biliyorum.

Sağlam, vehimsiz, şüphesiz bir mide lazım ki, hazım etsin bünyesi.

Her insanda o vehim, vesvese var. Onun için de Kurânda;

kul euzu min şerril vesvasıl hannas” deniyor.

Sineye, şuura vesvese ilka eden Hannas’ın şerrinden sana sığınırım” deniyor.

Şunu bilin ki, her gün şu anda fark edemeyeceğiniz kadar çok değerlidir!… Yaşadığınız günün değerini şu anda fark edemiyorsunuz.

Bugünleri çok arayacaksınız; ve eğer bu günleri çok iyi bir şekilde değerlendirememişseniz, yarın çok büyük pişmanlık yaşayacaksınız. Bu günler, yarınlara göre cennet!.

Dünyadaki mİ, âhiretteki mi?

Dünyadan bahsediyorum.

Bir tesbihin kopması hâlinde, tanelerinin birbiri ardına düşüşü gibi cereyan edecek ve gelişecek olaylardan önce bu günlerinizin değerini çok iyi bilin!.

Günlük yaşamayın, yarını da düşünerek bir yerlerinize bir şeyler koyun!. Maddi ve mânevi olarak!.

Başın ağrıdığı zaman da bir kitap okuyabilir misin, zikir yapabilir misin?.

Şimdi, şu anda rahatsın, ibadet şansın var; ama, yarın seni dışarıdan rahatsız edecek birtakım olaylar yaşanmaya başladı mı, ne bu ibadeti yapacak kafa kalır, ne de okuyup ilim öğrenecek kafa!..

Keşke dünde olsaydım; dersin.

Onun için bu günleri çok iyi değerlendirin.

07 Mart 1997

Böyle bir toplumun dahi, yarının getireceği çok zorlu şartlar karşısında ne kadar ayakta kalabileceğine dikkat çekmek istedim iki…

Rusya-Çin-Kuzey Kore ittifakı günden güne güçleniyor; batı için çok önemli karabulutlar oluşturmaya başlıyor… Bazıları, Amerika’nın büyük savaşta alacağı önemli yaralardan sonra Birleşik devlet bütünlüğünün kalmayacağını; eyaletlerin bağımsızlıklarını ilân ederek çok sayıda yeni Amerikan Devletinin ortaya çıkacağını söylüyorlar… Avrupa’nın ise konuşulacak yanı bile kalmayacakmış; rivâyete göre!.

Türkiye’de bazıları ise, Fatih kuşatması altındaki İstanbul papazlarının meleklerin cinsiyetini tartışması türünden lokalize konularla gün dolduruyorlar…
Halkın olası bir büyük savaşa karşı hiç bir hazırlığı yok!.

Bundan 35 yıl önce rahmetli hocam Seyyid Osman Akfırat’ın dizi dibinde otururken, “Şimdi İstanbul’da ev alınmaz Hulûsi… Yarın öbür gün Ruslar İstanbul’u işgal edince, herkes evini yok pahasına satıp Anadolu’ya kaçacak, işte o zaman ev alınır!” demişti… Sanırım, ben de bunu, çocuğum olmadığına göre, torunum yaşındakilere nakledeceğim…. Belki onlar da, daha sonrakilere nakledecek…

14 Nisan 1999

Bir gün bir zât ile oturmuş konuşuyordum bundan 30 küsur yıl önce…

Sordum, gençlik hayalleri içinde…

  • Dedem, kıyâmete ne kadar var?… diye…
  • Hulûsi, kıyâmeti hiç birimiz görmeyiz!… Ama kıyâmetten önce pek çok olay var ki, onların bir kısmını siz göreceksiniz!… dedi…
  • Merak ettim, sordum…
  • Dedem onlar ne ola ki?…
  • Bak, Hulûsi, eğer Mehdi‘nin çıktığını duyarsan, sürünerek bile olsa, hemen yanına koş!… “O Mekke’de açığa çıkınca, pek çok kişi onu inkâr edecek!…” Ama sen onun yanında olmaya bak!… O açığa çıkmadan önce, Evliyaullahın çok büyük bir kısmına bile gizli kalacak!… Ama bundan mühimi, o çıkmadan önce pek çok önemli olay cereyan edecek!…
  • Hayrola dedem neler var ondan önce?…
  • Önce 3. dünya savaşı çıkacak; ve Avrupa’da taş üstüne taş kalmayacak!…
  • Dedem Türkiye’de perişan olmaz mı o zaman?…
  • Türkiye pek o savaşa girmiş sayılmaz… Çünkü o savaştan önce Avrupa Türkiye’yi dışlayacak ve atacak!…
  • Ama biz NATO’dayız?…
  • Natodan da çekilir o zaman Türkiye herhalde!… Çok üzülecekler Avrupa bizi dışladı diye o zaman bazıları; ama bunun ne büyük rahmet olduğunu geride kalanlar anlayacak… O zaman Ruslar 6 ay süreyle İstanbul’u işgal edecekler!…
  • Dedem biz bir şey yapamayacak mıyız?… Ruslar nasıl işgal eder İstanbul’u?..
  • Muhyiddini Arabi’nin kitabında gördüm ben, Rusların 6 ay Istanbul’da kalacaklarını ve bu sürenin sonunda İstanbul’u terk edeceklerini…
  • Dedem Avrupa bizi niye dışlasın ki?…
  • Müslüman olduğumuz için!… Elhamdulillah müslüman insanlar başımızda olacaklar!…
  • Dedem Avrupa’nın bizi dışlaması 3. Dünya savaşının habercisi mi yani?…
  • Evet ama ondan önce de bazı olaylar var…
  • Ne onlar?…
  • Türkiye’de idare öyle bozulacak ki, yeniden bir (ben kendi tabirimi kullanıyorum burada) yapılanma olacak, zorlu bir ameliyattan sonra!… Bu arada Yunanistan’la da bir savaş olacak… O savaşta Yunanistan haksız olup, çok şeylerini kaybedecek!…
  • Peki dedem, dedim, ben… Amerika ne olacak?… Biz oradan da mı kopacağız?…
  • Hayır, Avrupa bizi attığı zaman, o bize destek verecek!… Ruslar, Avrupa da taş üstüne taş bırakmayacaklar!… Suriye bize düşmanlık ederken, Yahudiler dostluk gösterecekler!. Suriye Hatayı isterken Yahudiler Şam a kadar gelecekler…Bu Mehdi çıkana kadar devam edecek!…
  • Peki dedem, o harpler sonrasında insanlık ne halde olur?…
  • Perişan… Ellerinde, dinlerinden başka bir şey kalmayacak!…
  • Mehdi’nin çıkışından sonradır ki Deccal çıkacak… Sonra İsa Aleyhisselâm’ın nüzülü var… Ondan sonra da Çinlilerin Türkiye’ye kadar ve Orta Doğuyu istilâsı… Yecüc Mecüc diye bahsedilen kavimler Çinli’ler ile Ruslar’dır!…
  • Dedem, dedim… Bunlar ne zaman olur?…
  • Hepsinin başı Avrupa’nın Türkiye’yi aralarından atmasıdır!… Ondan sonra dökülen tesbih taneleri gibi olaylar birbirini takip eder!…
  • Dedem, o günde bizler ne yaparız?…
  • Hulûsi, korkunun ecele faydası yoktur!… Allah ne takdir etmiş ise onu yaşayacağız… Takdir ezelde olmuş bitmiş!…
  • Evliyaullah bunların olup bittiğini görmüş… Herkes kaderini yaşayacak!… Sen elinden geldiği kadarıyla sağlıklı olup, ibadetini yap, âhıretine hazırlanmaya bak… Mehdi’nin çıktığını duyarsan, sürünerek bile olsa ona katıl!… İsa Aleyhisselâm’da O’nun yanına gelecek!… İstanbul’da iken Deccal çıkacak!… ve sonra da İsa Aleyhisselam inecek!.. Allah bunu hazmetmeyi hepimize kolaylaştırsın Hulûsi…

08 Mart 1998

Son Söz: En doğrusunu Allah (c.c.) bilir. Mülk O’na aittir ve istediği gibi tasarruf eden O’dur vessalam.

Bu bir rüya mı?

Bazı bakış açılarına göre yaşadığımız hayat bir rüya olsa da, hani derler ya: bu kadar da olmaz! dedirten günler yaşıyoruz. Dünya’nın her tarafında tarih yazılıyor. Bölünen, parçalanan, çoğalan ülkeler, internette sosyal medya önünde başlatılan hareketler, ne idüğü belli olmayan uzmanlar ve daha niceleri. Hepsi tam coğrafyamızın göbeğinde cereyan ediyor. Son 1 haftadır gazete ve haberleri ( yerli, yabancı ) ciddi bir şekilde takip ediyorum ve şu an çıldırmama az kaldı! Siyasetçiler nasıl dayanıyor hiç anlayamıyorum. Herkes hesaplar peşinde, kafamız da 40 tilki sevişiyor, para, şan şöhret, ev, araba için kıçımızı yırtıyoruz.. ( Ben de dahil tanıdığım herkes ) Nereye gidiyoruz? Eğer bu bir “rüya” ise; uyanmamız gerek ve insanlığın içinde bulunduğu ahlaki, vicdani, zihinsel buhranın içinden uyanmalı.Yok… Eğer bu bir rüya değilse; SIÇTIK! Kimin “AK” kimin “KARA” olduğunu anlamamızın mümkün gözükmediği günlerde; Gelmiş en üstün insan Allah Resulu Hz. Muhammed (S.A.V) kıyamete yaklaştığımız günler için söylemiş olduğu bir söz aklıma geliyor.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, öldürme ve zorbalıktan başka bir yolla idareye sahip olunamayacaktır. Gasp ve cimrilikten başka bir yolla zenginliğe, dinden çıkma ve nefsânî arzulara tâbi olmaktan başka bir yolla da diğer insanların sevgisine (arkadaşlık ve dostluğuna) ulaşılamayacaktır. “Kim bu zamana kavuşur ve zengin olması mümkün iken fakirliğe, sevgilerini kazanma imkânı varken nefretlerine, azîz (haysiyet ve itibar sahibi) olmaya gücü yeterken zillete sabrederse; Allah o kuluna, beni tasdîk eden elli sıddîk sevâbı verecektir.” (Minhâcü’s-Sâlihîn, 4, 1637, Tahâvî rh. rivâyet etmiştir)

Sanırım günümüze ışık tutan sözler bundan yaklaşık 1400 yıl önce söylenmiş… İmdi, bize susmak düşer vesselam…